Yaşam kaynağımız olan suyun zararlı etkilerinin binalarımızı çürütüp depremde yıkılmalarının temel sebebi olduğunu biliyor musunuz? Depremler tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en fazla yıkıma, can ve mal kaybına yol açan afetler arasında yer alıyor. Ülkemizde nüfusun yüzde 95 gibi büyük bir çoğunluğu deprem riskli bölgelerde yaşıyor. Deprem nedeniyle yıkılan binalarda yaşanan büyük kayıpların ve acıların unutulmaması ve olası depremlere karşı tedbir alınması hayati önem taşıyor. Yılın her günü hatırlanması gerekse de 1 – 7 Mart tarihlerindeki Deprem Haftası, bu yıkımın önemine dikkat çekilmesi açısından büyük bir fırsat sunuyor. BİTÜDER, Deprem Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, “depremde ayakta kalacak güvenli binalar inşa etmek istiyorsak su yalıtımı zorunlu olmalı” dedi.
Deprem kuşağında yer alan ülkemizde geçmişte çok büyük acılar yaşadık. Bilinçsiz yapılaşma dolayısıyla çok şiddetli olmayan sarsıntılarda dahi evlerimiz yıkılıyor, ciddi oranlarda can kayıpları meydana geliyor. Yurdumuzun yüzde 92’sinin deprem bölgesinde olduğu ve nüfusumuzun yüzde 95’inin deprem tehlikesi altında yaşadığı gerçeği, depremi bir an bile unutmamamız için yeterli bir gerekçe. Toplum genelinde farkındalık yaratmak ve deprem bilinci oluşturmak için her yıl 1-7 Mart günleri, ‘Deprem Haftası’ olarak anılıyor. Deprem tehlikesine karşı alınacak önlemlerden biri, belki de en önemlisi ise su yalıtımı yaptırmak.
Deprem sonrası yaşanan acı kayıpların depremden değil, depreme hazırlıksız olmaktan kaynaklandığını vurgulayan Bitümlü Su Yalıtımı Üreticileri Derneği (BİTÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Karahan, su yalıtımı yaptırarak depremin yıkıcı etkilerine karşı mücadele edebileceğimizi söyledi. Karahan, “Türkiye depremden dolayı yıkılan binalarda binlerce kayıp veriyor. Ülkemiz, depremin zararlarını gelişmiş ülkelere oranla çok daha ağır yaşıyor. Bunun en büyük nedeni de inşaat sektöründeki bilinçsizlik. Pek bilinmese de depremlerin yol açtığı büyük yıkımların en önemli nedeni korozyon (paslanma). Korozyon, herhangi bir yoldan binaya sızan suyun donarak veya kimyasal tepkimelere girerek donatının özelliğini yitirmesine ve binanın taşıyıcı sisteminin zayıflamasına neden oluyor” diyor.
Bilimsel raporlar ışığında korozyonun yol açtığı yıkıcı hasarlar hakkında bilgi veren BİTÜDER Başkanı Burhan Karahan; “İnsanlığa büyük acılar yaşatan 1999 depreminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan araştırma sonucunda depremlerdeki yıkımların en önemli nedeninin korozyon olduğu bildirildi. Araştırmaya tabi tutulan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edildi. Yine bilimsel çalışmalar sonucunda su yalıtımsız bir binanın 10 yıl sonra taşıma kapasitesinin yüzde 66’sını kaybettiği tespit edildi. Görülüyor ki binaların çoğunluğunda su yalıtımı olmadığında taşıyıcı sistemlerindeki demirler çürümeye, paslanmaya mahkum. 19 milyon konutun olduğu ülkemizde 6,5 milyonunun deprem açısından riskli bina statüsünde bulunduğunu görüyoruz. İstanbul’un, 19 ilçesinde son yapılan incelemelere göre 700 bin binanın 300 bininin riskli bina sınıfında olduğu ortaya çıktı. Bu çarpıcı rakamlar da su yalıtımının zorunlu olmasının gerekliliğini ortaya koyuyor” dedi.
Karahan: “Deprem kaybını minimum düzeye indirgemek için su yalıtımı tüm binalarda zorunlu olmalı”
BİTÜDER Başkanı; “Bir binanın ömrü boyunca ayakta kalmasını sağlayan su yalıtımı uygulamaları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ağustos 2013’de yayınladığı genelge ile kamu binalarında zorunlu hale getirildi. Unutulmamalıdır ki, bugüne kadar isteğe bağlı olarak yapılan su yalıtımı eksikliği yüzünden çok acı kayıplar verildi. Depreme bağlı kayıplarımızı en aza indirebilmemiz için su yalıtımı uygulamasının tüm binalar için zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Deprem bölgeleri başta olmak üzere tüm ülkede yapılaşmada daha yüksek standartlar belirlenmeli ve bunları sağlamak üzere eksik yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı, günümüz koşullarına cevap vermeyenler ise revize edilmeli” diye konuştu.
Kentsel dönüşüm sürecinin de su yalıtımlı binaların sayısını artırmak için çok iyi bir fırsat olduğunu söyleyen Burhan Karahan, ülkemizdeki binaların yüzde 85’inde su yalıtımı olmadığını, kentsel dönüşümün bu açıdan değerlendirilirse çok iyi bir fırsat olacağını vurguladı. Karahan, su yalıtımının pahalı bir uygulama olmadığını, toplam bina maliyetinin sadece yüzde 3’ü ayrılarak daha güvenli binalara sahip olunabileceğini söyledi. Son olarak, su yalıtımı yaptırırken seçilecek su yalıtımı malzemelerinin dünya standartlarında üretilmiş, CE Belgeli olmaları gerektiğini vurgulayan Karahan, su yalıtımında merdiven altı gerçeğine de dikkat çekerek, malzeme ve uygulama işçiliğinin kalitesine de özellikle dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Milliyet Emlak