İstanbul’un en yeni cazibe merkezi Çiftçi Towers, İngiliz ve İtalyan mimarların tasarladığı yüksek kaliteli konseptiyle, prestijli bir yaşam için hazırlanıyor.
Çiftçi Towers, projenin iç tasarımını üstlenen FM Interior Design’ın İtalyan ortağı Maria Silvia Orlandini’yi ağırladı.
Projenin 33. katında hazırlanan örnek dairede, muhteşem İstanbul manzarasında gazetecilerle buluşan Orlandini, “Çiftçi Towers’ı İstanbul’un pek çok farklı yüzünden ilham alarak tasarladık. En çok da Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan Boğaz bizi etkiledi. Çiftçi Towers, bizim İtalyan stili dokunuşumuz ve hislerimizle birleşince, ortaya her zevke özel kurgulanmış benzersiz tasarımlar çıktı” dedi.
İstanbul’un en değerli arazisinde yükselen Çiftçi Towers, projenin iç tasarımını gerçekleştiren İtalyan mimarlık ofisi FM Interior Design’ın ortağı Maria Silvia Orlandini’yi ağırladı. Orlandini, projenin 33 katında hazırlanan muhteşem İstanbul manzarasına hakim örnek dairede gazetecilerle buluştu. Mimarlık ve dekorasyon dergilerinin editörleriyle keyifli bir sohbet toplantısı gerçekleştiren Maria Silvia Orlandini projeyi tasarlarken yaşadıkları heyecanı anlattı. Orlandini, “Çiftçi Towers’ı İstanbul’un pek çok farklı yüzünden ilham alarak tasarladık. En çok da Doğu ile Batı’yı birbirine bağlayan Boğaz bizi etkiledi. Çiftçi Towers, bizim İtalyan stili dokunuşumuz ve hislerimizle birleşince, ortaya her zevke özel kurgulanmış benzersiz tasarımlar çıktı” dedi.
Buluşmada ev sahipliği yapan Çiftçi Towers Genel Müdürü Burçin Okur da, modern çağın mimarlık ve mühendislik harikalarına bir yenisinin daha eklendiğini vurgulayarak, “Çiftçi Towers tüm dünyadan İstanbul’a gelenlerin mutlaka görmek isteyeceği ikonik bir yapı olacak” diye konuştu.
Çiftçi Towers, dünyanın en önemli mimarlık ofisleri tarafından tasarlandı. Çiftçi Towers’ı defalarca RIBA ödülü alan John McAslan & Partners çizdi; Sidney Opera Binası’nı da yapan alanında dünyanın 1 numarası ARUP uyguladı. Projenin iç dizaynında ise bir İtalyan imzası var: FM Interior Design.
Çiftçi Towers; İstanbul’da şehrin merkezinde, teknoloji ve estetiği mükemmel bir uyumla bir araya getiriyor. Zincirlikuyu’da panoramik İstanbul manzarasına bütünüyle hâkim bir konumda, tüm dairelerin Tarihi Yarımada’yı görebildiği sade ama görkemli bir yaşam sunuyor.
Çiftçi Towers’ta 45’er katlı, 2 zarif kulede sadece 288 apart daire bulunacak. İki numaralı kulenin ilk 10 katı tüm birimleriyle bağımsız bir bina gibi tasarlanan ofis katlarından oluşuyor. Zemin kattaki 30 bin metrekare ticari alan üzeri ahşap strüktürlü kabuk üzerinde yeşil bitki örtüsüyle kaplanacak. Aynı zamanda iki kuleyi birbirine bağlayan yeşil örtüde açık havuz ve 343 metre koşu parkuru tasarlandı.
Dairelerin en küçüğü 221 metrekare ve 3 metre 15 santimetre tavan yüksekliğiyle dikkat çekici. Binada öngörülen teknolojik altyapı sayesinde şiddetli bir deprem olduktan sonra bile, bir saat sonra binadaki tüm sistemler çalışacak şekilde planlandı.
Muhteşem İstanbul manzarasına bütünüyle açık kulelerin açılır cam giydirme cepheleri oldukça özel ve tüm konfor gereklerine uygun seçildi. Kulelerin mimari formu tek bir geometrinin sınırları içinde hapsolmadığı için her kattaki tüm daire tipleri en az 3 yönden ışık alıyor.
Görkemli mimaride dingin bir yaşam
Kulelerin etrafında dalgalanan etek görünümüne sahip yeşil alan, şehir dokusuyla projeyi birbirine bağlıyor. Hoş bir karşılama ortamı oluşturan kanopi etek, cam tasarımı ile podyum bölümünde doğal ışık ve temiz hava sağlıyor. Şehrin içinde ama tamamen izole, keyifli ve dingin bir ortam yaratıyor.
Gerçek lüks ailenin bir parçası gibi hissetmek
Çiftçi Towers’ın iç dizaynı tasarlanırken, lobiden içeri atılan ilk adımla birlikte rezidans sakinlerinin kendilerini evlerinde hissetmeleri hedeflendi. Sanki yıllardır burada yaşıyormuş gibi, kendilerini ailenin bir parçası olarak görmeleri hayal edildi. Çiftçi Towers yaratılırken tüm bu duygulardan ilham alındı. Gerçek lüksün bu aidiyet hissi olduğuna inanıldı.
Şehrin ruhuyla harmanlanmış daireler
Her biri özgün yaşam alanları sunan dört ayrı tarzdaki daireler, farklı zevklere hitap ediyor.
İlkine Boğaz’ı aydınlatan ay ışığından esinlenerek “Moonlight” adı verildi. Bu “modern” tarz, açık ahşap ve taş zemine sahip. Birkaç retro parçayla kolaylıkla tamamlanabilecek ve harmanlanabilecek bir tarz. Genç rezidans sakinlerinin benimseyeceği türden çağdaş bir tasarım.
İkincisi “Kaleidoscope” adını aldı. İstanbul’un parlak ışıklarından esinlenen zamansız bir stil. Gösterişten uzak bu tasarım, kendi tasarımını yaratmak ve zevkini yansıtmak isteyenler için ideal.
“Graphic” İtalyan tasarımcıların İstanbul’a geldiği ilk andan itibaren hissettiği, kentin siyah ve beyaz ruhundan esinlendi. Melling’in ünlü İstanbul gravürlerinin ilham alan Graphic, temiz kesimler, modern, ve cesur renk dokunuşlarıyla bezendi.
Dördüncü tarz, kentte her bir tuğlanın Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu’nun anısını yaşattığı eşsiz geçmişten esinlenilerek yaratıldı ve “Vintage” adını aldı. Rezidans sakinlerinin beğenisini kazanacak antika mobilyalara özel önem verilerek klasik bir tarz oluşturuldu.
Özel lounge, evin bir parçası gibi tasarlandı
Rezidans sakinleri; fitness alanları, sauna, buhar odası, masaj odaları, cafe gibi alanlarıyla butik bir spor salonu konforunda özel bir mekâna sahip olacak. İki kuleyi birbirine bağlayan yeşil alan, şehrin içinde, yeşille iç içe, açık havuz ve koşu parkuru ile sağlıklı yaşam imkânı sunacak. Rezidans sakinlerine özel lounge alanı, muhteşem manzarası ve sıcak atmosferiyle evlerin bir parçası gibi tasarlandı. Toplantı odaları, parti ve davet alanları, bar ve TV odası ile her zaman kullanıma hazır. Misafirlerin ağırlanabileceği, toplantıların düzenlenebileceği, çok özel davetlerin verilebileceği bu alanın rezervasyon sistemiyle çalışması planlanıyor.
Ofis bölümünde ayrı hayat
Rezidans katlarında ayrıntılarda gösterilen titizlik, ofis bölümünden de esirgenmedi. Zincirlikuyu tarafına bakan 1. Kule’nin ilk 10 katı bir merkez ofis olarak tasarlandı. Kendi çekirdeği, kendi lobisi, kendi asansörleri, bütün enerji sistemi, otoparkı, tüm depo hacimleri, personellerinin yemek yiyeceği alanlara kadar tamamen bağımsız bir bina gibi çalışıyor.
Tavan yüksekliği ve camı çok özel
Apart dairelerde 3.15 metrelik net tavan yüksekliği dikkat çekiyor. Gece baktığınızda yansımadan dolayı kendinizi değil, muhteşem İstanbul manzarasını seyredeceksiniz. Bununla birlikte her birimde açılabilen pencereler mevcut.
KUTU
2 kule 45 kat 221 -349 metrekarelik 288 rezidans 3 metre 15 santimetre tavan yüksekliği 90 derece açılabilen pencere 343 metre koşu parkuru 2 helikopter pisti Kompozit yapısıyla daha ince sütunlar Karanlıkta manzarayı engelleyen yansımayı minimize eden yüksek teknoloji cam