Teknolojiyle birlikte yol alan gayrimenkul sektöründe artık yeni bir tanım var; PropTech… Dijital çağda gayrimenkul sektörünün yeni teknolojilere mesafesini inceleyen KPMG’nin araştırmasına göre, küresel gayrimenkul endüstrisi, PropTech‘in avantajlarından yararlanmak için strateji oluşturmakta yavaş kaldı. 36 ülkeden gayrimenkul sektörü yöneticileriyle yapılan araştırmada, katılımcıların yüzde 86’sı dijital ve teknolojik yeniliği fırsat olarak görüyor. Ancak sadece yüzde 34’ü kurumsal çapta bir dijital stratejiye sahip olduğunu söylüyor. ABD ve Asya Pasifik ülkelerigayrimenkul teknolojilerinde hayli ilerlemiş durumda. Avrupa ve Türkiye ise geriden geliyor ancak potansiyel yüksek.
KPMG, küresel gayrimenkul endüstrisinin yeni nesil teknolojilere yaklaşımını araştırdı. 36 ülkede gayrimenkul sektöründeki 130’dan fazla yöneticiyle yapılan araştırma, dünyada gayrimenkulün artık bir üründen çok bir hizmete dönüştüğünü ortaya koyuyor. Dijital çağın merkezindeki ‘Büyük Veri’ gayrimenkul sektörünün de geleceğine yön veriyor. Gayrimenkul şirketleri artık ellerinde bulunan devasa boyuttaki büyük veriyi analiz ederek yatırım kararları alıyor, teknolojiyle uyumlu yenilikçi çözümler geliştiriyor ve müşterilerin değişen ihtiyaçlarına hızla yanıt verebiliyor. Küresel ölçekte ‘PropTech’ adı verilen ve gayrimenkullerin inşa, işletme, pazarlama ve satış alanlarındaki dönüşüm teknolojilerine,bölgeler arası farklılıklar olsa da,sektör oyuncuları büyük ilgi gösteriyor.
KPMG Türkiye İnşaat Sektör Lideri İsmail Önder Ünal, “Günümüzde gayrimenkul yatırım analizleri, sektör uzmanlarının kişisel deneyimlere dayanarak ve güncel gelişmelerin yorumlanmasıyla yapılıyor. Gelecekte, tüketicilerden ve gayrimenkul piyasasından elde edilen veriler yapay zekânın da kullanımıyla anlamlı bilgilere dönüştürülecek. Örneğin bir AVM yatırımcısı PropTech ile yaya ve araç trafiği, arsa fiyatları, proje geliştirme maliyetleri ve çevredeki rakipleri içeren kapsamlı bir veri setini inceleyerek yatırım kararı verecek. Ya da şirketler PropTech uygulamalarıyla şehir içi ulaşım süreleri ve çalışanlarının yaşadığı bölgeleri analiz ederek, olası bir taşınma durumunda kendilerine ve çalışanlarına en uygun ofis ilanlarına yönlendirilebilecek” dedi.
Ünal şöyle devam etti: Gayrimenkul sektöründeki karar alıcılar, tüm sektörlerde yeni teknolojilerin benimsendiğini fark ettiler ve şimdi kendilerinin aynı dönüşümü nasıl yapacağını araştırmaya başladılar. PropTech bu şekilde doğdu ve özellikle kısa ve uzun dönemli emlak ilan listeleme teknolojileri, ofis paylaşım ekonomisi, eve servis hizmetleri, tesis yönetimi, inşaat teknolojileri gibi alanlarda gelişti. Ayrıca inşaat ve gayrimenkul oyuncuları PropTech aracılığıyla sosyal mecralar üzerinden davranışları incelenen tüketiciler için kişiselleştirilmiş pazarlama stratejileri de hazırlanıyor. Bu uygulamalar PropTech’e ilgiyi artırıyor” dedi.
Ünal, sektörün teknolojiye yaklaşımını şöyle anlattı:
“Aslında dünyada tüm sektörlerde yeni teknolojiler ve alternatif çözümler hızla kendine yer buluyor. Bu nedenle gayrimenkulde PropTech hızla kabul gördü ancak araştırmadan anlıyoruz ki çok az sayıda şirket uygulamaya geçti. Oysa şu anda en büyük fırsatlardan biri, gayrimenkul sektörünün bilgi akışı sayesinde erişebildikleri tüketici verilerini işleyip hızlı ve doğru kararlar alabilmesi. Verilerden yola çıkarak alınan kararlar şirketlerin, gayrimenkulden faydalanma, yatırım ve rakip analizi gibi konularda kendilerini geliştirmelerini sağlıyor. Etkili veri analitiği müşteri hizmetlerini geliştiriyor ve rekabet üstünlüğü getiriyor.Geleneksel şirketler dijital dünyada hayatta kalmak istiyorsa kültürel bir dönüşüm ve zihniyet değişikliği gerçekleştirmek durumunda. Gayrimenkul sektöründe de büyük veriyi işleyen ve müşterisinin ihtiyacını müşteri fark etmeden tahmin edip öneren şirketler dijital çağda avantajlı olacak.”
‘Evet fırsat var ama stratejimiz yok’
Araştırmadan dikkat çeken bazı başlıklar şöyle:
Araştırmaya katılanların yüzde 86’sı dijital ve teknolojik yeniliği fırsat olarak görüyor, yüzde 4’ü ise ‘tehdit’ diyor. ‘Fırsat’ diyenlerin ezici çoğunluğuna rağmen katılımcıların sadece yüzde 34’ü şirketlerinin kurumsal bir dijital stratejiye sahip olduğunu söylüyor. Rakamlar dünyanın tüm coğrafi bölgelerinde tutarlı. Bu durum, gayrimenkul sektörünün değişim dalgasıyla hareket etmesi için hala yapılması gereken çok şey olduğunu söylüyor. Yüzde 53’ü Veri Analitiğinin önümüzdeki 3 yıl içinde öneminin artacağına inanıyor. Yüzde 92’si dijital ve teknolojik değişimin sektörü etkileyeceğini düşünüyor. Yüzde 53’ü teknolojik inovasyon olgunluğu açısından işletmelerini 5 veya daha düşük sıralamaya koyuyor. Yüzde 74’ü kurumsal gayrimenkul sektöründeki dijital / teknolojik yeniliklerin son 12 ay boyunca arttığını söylüyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde hangi teknolojik yenilikler gayrimenkul sektörünü etkileyecek sorusuna verilen yanıtlar; Büyük Veri ve Veri Analitiği (yüzde 44), Nesnelerin İnterneti (yüzde 16), Yapay Zeka (yüzde 15), Robotik (yüzde 6), Sanal Gerçeklik (yüzde 6), Sürücüsüz otomobiller (yüzde 5), Blockchain (yüzde5), 3D baskı (yüzde 3) şeklinde oldu. Muhtemelen yapay zeka, Nesnelerin İnterneti, sanal gerçeklik gibi teknolojiler önümüzdeki 5, 10, 15 yıl içinde etkili olacak. Ancak geliştiklerinde hayli büyük etki yaratacak. Araştırma bu nedenlerle, gayrimenkul sektörü oyuncularının net bir dijital strateji geliştirmesi, hızla uygulaması ve tüm iş evrelerine ve değer zincirlerineentegre etmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Araştırmadan iki önemli sonuç çıkıyor. İlki; gayrimenkul şirketleri teknolojinin işlerini daha verimli hale getireceğini kabul etmeye başlıyor ancak geçiş süreci ve uygulama konusunda eğitim gerekiyor. İkincisi; sektör toplanan verinin, doğru karar alma, hızlı raporlama, performans arttırmada kullanılabileceğinin farkına varıyor. Ancak bunu tüketiciye sunmak için de bir stratejiye ihtiyaç var.