Warning: filemtime(): stat failed for /home/yp/public_html/cacheyeni/httpswwwyeniprojelercomkonut-kredisi-haberleriodeabankmevduat-bankalari-arasinda-kisa-bir-zaman-icinde-14-siraya-geldikamp-cacheamp in /home/yp/public_html/amp/icerik.php on line 5
Odeabank,Mevduat bankaları arasında kısa bir zaman içinde 14. sıraya geldik Yeni Projeler

Odeabank,Mevduat bankaları arasında kısa bir zaman içinde 14. sıraya geldik

Odeabank Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu, mevduat bankaları arasında kısa bir zaman içinde 49. sıradan 14. sıraya geldiklerini belirterek,

Odeabank tarafından dün akşam "2014 Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler için Bir Dönüm Noktası mı?" başlığıyla düzenlenen panele, dünyanın önde gelen iktisatçılarından Daron Acemoğlu ve ekonomist Deniz Gökçe konuşmacı olarak katıldı.

Odeabank Ekonomik Araştırmalar ve Stratejik Planlama Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan'ın moderatörlüğünde gerçekleşen panelin açılışında konuşan Odeabank Bireysel Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Cem Muratoğlu, yaşanan gelişmeleri doğru yorumlayabilmek ve sağlıklı öngörülerde bulunabilmek için gerçekçi analizler yapmanın önemine vurgu yaptı.

Muratoğlu, mevduat bankaları arasında kısa zaman içinde 49. sıradan 14. sıraya geldiklerine işaret ederek, "Sadece 1,5 yılda 200 bin müşterisi, 15 milyar liraya yakın mevduatı ve 12 milyar liranın üzerinde kredisi olan bir banka olduk. Sizlerin sayesinde, varlık yönetiminde 8 milyar lira bireysel mevduat bakiyesini ve aylık 1 milyar liranın üzerinde bireysel yatırımı yöneten bir büyüklüğe ulaşmayı başardık. Başarımızı, sektörde öncü ürün ve hizmetler ile birlikte değişen konjonktürde etkin stratejiler oluşturmamıza borçluyuz. Öngörülebilirliğin oldukça azaldığı bir dönemde bu paneli düzenleme amacımız da '2014 Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler için Bir Dönüm Noktası mı?' sorusuna yanıt ararken, hep birlikte büyük resmi görmeye çalışmaktır" değerlendirmesinde bulundu.

Panelistler, 2014 yılının Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler açısından neler getireceğiyle ilgili öngörülerini, Türkiye’de ve dünyada yakın dönemde yaşanan gelişmeler ışığında değerlendirerek katılıcımlarla paylaştı. 

Panelde, Arap Baharı sonrası yaşanan ekonomik gelişmeler, Rusya'nın Gürcistan ve Ukrayna politikasının bölge ekonomisine etkileri, Çin, ABD ve Rusya ilişkilerinin geleceği ve önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkeleri bekleyen tehditler ve fırsatlar da tartışıldı.

İktisatçı Daron Acemoğlu, Türkiye'yle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye’nin istikrarlı ve sürdürülebilir büyümeye ihtiyacı var. Ancak bugün gelinen süreçte var olan potansiyelini doğru kullanamayan bir ülke konumunda. Krizler aslında bizim için, potansiyelimizi somut olarak ortaya çıkartacak ortamların hazırlayıcısıdır. Bu noktada hem bireysel ve toplumsal olarak hem de kurumsal bazda tasarrufun önemini idrak etmeliyiz. Zorlu koşullardan güçlenerek çıkmamız için istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme sağlamamız gerekiyor."

Tüm dünyada gelişen teknolojiyle birlikte, insanların yaptığı işlerin makinelerın ellerine bırakılmaya başlandığını vurgulayan Acemoğlu, geleceğin yatırımda olduğunu belirterek, gençlere "Türkiye’nin teknolojiye ve Ar-Ge yatırımlarına daha fazla ağırlık vermesi her açıdan çok önemli. Yatırımların büyük şehirler özelinde değil tüm Türkiye’ye yayılarak genişletilmesi gerekiyor. Bugün gelinen noktada gençlere büyük görevler düşüyor. Gençler artık makinelerin yapamadığı işleri öngörerek problem çözmeye odaklanmalı" önerilerini sıraladı.

Deniz Gökçe de, ülkelerin geleceğe güvenle bakmaları için geçmişten ders çıkarmaları gerektiğini vurgulayarak, şunları ifade etti: 

"Gerçek tarihin ne olduğunu bilmeden öngörülerde bulunabilmemiz mümkün değil. Türkiye de öncelikle durup düşünmeli, bir durum değerlendirmesi yapmalı ve nefes almalı. Yaşadığımız günler önemli ve Türkiye için bir dönüm noktası olabilir. Türkiye’de tüketim ciddi boyutlara ulaştı, ülke olarak tasarrufun öğrenilmesi gerek. Yönetimin bu noktada devreye girmesi ve tüketimi frenlemesi gerekiyor. Yüzde 60 özel sektöre bağlı olan bir ülke, devletten büyük bir beklenti içinde olmamalı. Devlet kurumsal yapıyı teşvik etmeli, ticari faaliyet ise özel sektöre bırakılmalı."