Bugün 17 Ağustos 2014. Merkez üssü Gölcük olan Marmara Depreminin üzerinden tam 15 Yıl geçti. Bedeli oldukça ağır olan ve resmi rakamlara göre 17.000 üzerinde ölüm, 23.000 üzerinde yaralı, 130.000 üzerinde yıkılan bina yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakan bu korkunç tecrübeden ne öğrendik, neler yaptık.
1999’dan bu yana tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de gerek teknolojik, gerekse yapı malzemeleri anlamında güçlü ilerlemeler oldu. Buna rağmen elimizdeki bu teknoloji ve yapı malzemelerinin kullanımını realiteye döktüğümüzde uygulama alanında eksiklerimiz olduğu göze çarpıyor. Türkiye’deki binaların yaklaşık %25’ i nin riskli yapı olduğu bunlardan, yaklaşık %13 Çok yüksek riskli ve %12 Yüksek riskli olduğunu düşünürsek aslında her an ölüm riskiyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz. Özellikle son yıllarda sürekli duyduğumuz “Kentsel Dönüşüm” işte tam bu noktada önem kazanıyor.
Peki ama Kentsel Dönüşüm nedir? Halk arasında ve Sosyal Medya’da Kentsel Dönüşüm yasası olarak nitelendirilen 6306 sayılı Kanun yani tam anlamıyla “AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN” son olarak 16 Mayıs 2012 tarihinde kabul görerek 31 Mayıs 2012 tarihli Resmi gazetede yayınlanmıştır. Aslında çok geç çıkartılmış ve belli konularda halen eksikleri olsa da binler belki de milyonların hayatlarını kurtarmak için atılan doğru bir adımdır.
Türkiye her siyasi iktidarla birlikte sürekli kalkınmaya çalışmış, bunu yaparken de bazen tekstil, bazen tarım bazen de inşaat sektörü istemeden de olsa gerekli desteği alamamış ve gerekli denetlemelerin yapılması sağlanamamıştır. İşte tam bu nokta da 6306 sayılı yasa gerçekten büyük önem taşımaktadır. Çünkü bu kanunla riskli yapı veya riskli alanların neler olduğu ve nasıl hareket edilmesine dair tanımlamalar yapılmış, hareket şekilleri belirlenmiştir. Kentsel dönüşüm genellikle hasarlı yada riskli bir binanın yıkılıp yeniden yapılması gibi algılansa da konu bu kadarla sınırlı değildir. Yine de bizim bir binamız varsa ve Kentsel Dönüşüme girdiyse genellikle ilk baktığımız şey bizim önceden kaç metrekaremiz vardı, sonrasında ne olacak biz binanın hangi tarafına bakıyorduk yenisinde ne olacak. Bunlar tabi ki önemli konular ve kimsenin hakkının yenmemesi lazım. Ama risk altındaki binamız Allah korusun bir deprem neticesinde yıkılırsa hatta daha kötüsü sevdiklerimizi, canımızı kaybedersek bunların fazla bir anlamı kalmayacaktır.
Bugün herkes geçinmek, para kazanmak için bir işte çalışır ve tasarruflarını en uygun şekilde değerlendirmek ister. Gayrimenkul en güvenilir yatırımlardan biri olarak kabul edilir. Bu durumda belki de bütün hayatımız boyunca birikim yaparak aldığımız evin yok oluşunu görmek bizi kahredecektir. Nasıl herkes bir işte çalışarak para kazanmaya çalışıyorsa, müteahhitlerde aynı şekilde kendi işlerinden para kazanmak isterler. Örneğin 5 katlı bir binanın riskli olması durumunda müteahhit bir ticari kazanç sağlamayacaksa neden o binayı alıp tekrar yepyeni bir şekilde yapsın. Bu yüzden Kentsel Dönüşümde rant olması aslında iyi bir şey. Aksi takdirde hayatımızın bağlı olduğu bu sektör çok daha yavaş ilerlerdi. Nice Marmara depremlerinde çok daha ağır sonuçlar alabilirdik.
17 Ağustos depremi aslında bize şunu gösterdi. Türkiye de 99 depremi öncesinde yapılan bir çok bina riskli ve kesinlikle tekrar yapılması lazım. Bunun nedenleri arasında inşaat malzemelerinin kalitesi büyük önem arz ediyor. Bu malzemenin doğru miktarda kullanılması en az o kadar önem taşıyor. (Burada küçük bir örnek vermek istiyorum. Katıldığım toplantılardan birinde müteahhitlerden biri Kentsel Dönüşüme giren bir binayı yıktıklarında binanın adeta kepçeyi dokundurduklarında dağıldığını söyledi. Ne kadar demir kullanıldığını kontrol için yıkılan binadan demirleri ayırıp tarttıklarında ise 30 Ton olması gereken demir malzemenin 4 Ton bile gelmediğini gördüğünü belirtti) Eskiden olsa bir ustayla anlaşır 1-2 katlı binamızı belki planını bile görmeden yaptırırdık. Ama artık 30-40 hatta daha fazla katlı yüksek tavanlı, ısınması hatta akıllı ev sistemleriyle donatılmış binalar için mutlaka doğru plan, Doğru miktarda uygun malzemenin kullanılması gelecek kuşaklar için en büyük miraslarımızdan biri olacaktır.
17 Ağustos depreminde kaybettiklerimizi rahmetle anıyor. Bugün bu acı olayı yaşayıp sevdiklerini ve ailelerini kaybedenlere tekrar başsağlığı dilerim. Umarım yaşadığımız bu deprem bize ders olur ve gerekli tedbirleri bir an önce alırız.