Zorlu Enerji, ARGE’ye yaptığı yatırımla, sahip olduğu bilgi birikimini uluslararası iş birliklerine dayalı projelere de taşıyarak ülkemizin enerjide dışarıya açılan kapısı oldu. Sektörde referans noktası olma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Zorlu Enerji, kendi bünyesindeki mühendislerin geliştirdiği ARGE projeleriyle Avrupa Birliği’nin de dikkatini çekti. AB’nin en büyük araştırma ve inovasyon programı olan ve 2014 – 2020 tarihleri arasında uygulanacak Horizon 2020 Programı kapsamında 6 ayrı proje ile toplam 3 milyon 500 bin Avro fon almaya hak kazandı. Özellikle jeotermal enerji alanında geliştirilen yeni uygulamalar dünyada ilk olma özelliği taşıyor.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Zorlu Enerji CEO’su Sinan Ak, uluslararası ölçekte, içerisinde Avrupa’nın farklı ülkelerinden, alanında uzman şirketlerin, eğitim kurumlarının ve saygın firmaların yer aldığı projelerde genç mühendislerinin geliştirdiği projelerle yer almaktan mutluluk duyduklarını söyledi. “Enerji sektöründe global anlamda referans alınan bir şirket olmaktan gurur duyuyoruz. AB tarafından verilen bu destekler de doğru yolda olduğumuzun göstergesi” diye konuşan Ak; özellikle yenilenebilir enerjide büyüme hedefleri doğrultusunda kısa, orta ve uzun vade planlarını sürdürmeye devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Destek alan projeler…
Zorlu Enerji, AB’den aldığı desteklerin 3 tanesini jeotermal enerji alanında geliştirdiği projelerle elde etti. Bu projelerden ilki, doğal mineral kaynakların sürdürülebilir yönetimini hedefleyen GECO oldu. Türkiye’den sadece Zorlu Enerji ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin yer aldığı ve Fransa, İngiltere, İtalya, İzlanda, Almanya gibi ülkelerden toplam 18 kurum tarafından yürütülen proje, jeotermal sahalarda sürdürülebilirliğin sağlanması için karbondioksitin ve benzeri gazların bertaraf edilerek emisyonların sıfıra indirilmesi alanında uluslararası saha uygulamalarının yapılmasını hedefliyor.
Enerji depolama çalışmalarını içeren, Kızıldere 1 Jeotermal Santrali’nin demo sahası olarak belirlendiği “GeoSmart Projesi” ise AB tarafından desteklenen bir başka proje olurken; bu projeyle, şebekede meydana gelebilecek anlık kesintiler ve yüksek elektrik ihtiyacı halinde elektrik üretiminin devam edebilmesi için gerekli enerjinin depolanması ve elektrik ve ısı üretmek amacıyla şebekeye elektrik gönderiminin kesintiye uğramadan verimliliğini sürdürmesi hedefleniyor.
Daha önce sadece petrol sektöründe uygulanan yöntemin jeotermale uyarlandığı GeoPro ise AB’den destek alan üçüncü proje oldu.Sektörel anlamda bir ilk olan projede planlanan yöntem sayesinde jeotermal akışkanın özellikleri rezervuardan başlayarak işletme aşamasına kadar yazılım ve modellerle anlık olarak takip edilecek, bu sayede klasik sayılabilecek ve zaman alan laboratuvar uygulamalarının bir kısmı teknolojiye entegre edilerek zaman tasarrufu ve verimlilik artışı sağlanacak.
Elektrik dağıtımda da öncü
“Sadece jeotermal enerji alanında değil; elektrik dağıtım alanında da AB’nin desteğini alıyoruz” diyen Sinan Ak, enerji sektörünün geleceğini yakından ilgilendiren konularda gerçekleştirdiği 3 proje için Avrupa Birliği’yle işbirliği yapmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti.
Esneklik ve perakende pazar seçenekleri için dağıtım şebekesi konulu Flexigrid projesi Akıllı teknolojileri kullanarak şebeke koşulları hakkında bilgiler verecek, şeffaf bir veri yönetimi platformu sağlayacak.
Çoklu enerji sistemlerinin planlaması için teknolojik gelişimi araştıran PlaMES projesi, geliştirilecek entegre planlama ile iletim ve dağıtım seviyesinde karbon hedefleri ve yenilenebilir enerji gereksinimlerini karşılayacak optimize edilmiş yol haritası belirleyebilmeyi hedefliyor.
BD4OPEM projesi ise bu alanda destek alan son proje oldu. Açık inovasyon enerji pazarı için büyük verinin takibine imkan tanıyan BD4OPEM projesiyle geleceğin enerji ekosistemini oluşturmak hedefleniyor.